Kitap İngiltere’nin güneyinde geçmektedir. Bu topraklar Bristol ve Truro hanedanlığına bağlıydı. Bristolu Edessa Lordları yönetirken; Truro’yu ise Loren Lordları yönetmekteydi. Bu iki hanedan arasında uzun yıllardır bir kavga vardı. İngiltere Kralı,1706 yılında iki hanedanlığının kavgasını bitirmek için bir barış anlaşması yapmıştır. Fakat bir gün Lord Loren pusuya düşürülüp, Edessa adına kullanan kişiler tarafından öldürülür. Lorenlerin başına Frederich geçer. Frederich hanedanlığı ayakta tutmak için yardım aramaya gider ve olası bir savaş çıkmaması için kardeşi Emma’nın yerine geçmesini ister. Emma diğer prenseslerden farklıdır. Herkes ne kadar kötü gözle baksa da kılıç ve ok kullanır ki bu konuda iyidir. Köylerden birinde bir yangın çıkar. Emma askerlerle birlikte kontrol etmeye gider ama karşılarını Edessa çıkar. Edessa Lordu Vincent ile savaşırken asıl kimliği ortaya çıkar. Vincent Emma’yı rehin alır ve Frederich gelene kadar onlarda kalacağını söyler. Emma ve Vincent başkahramanlar olmasına rağmen; kesinlikle sevmediğim karakterlerdi. Her ne kadar kendisine fazla yer verilmese de en sevdiğim karakter Travis’dı. Travis her ne kadar resmi olmasa da Emma’nın nişanlısıydı. Herkes Emma’yı değiştirmeye çalışıp, erkek gibi davrandığı için kimse onunla evlenmek istemezken Travis onu sevdi. Emma ve Vincent birlikte oldukları zaman Emma’nın bütün suçu Vincent’e atıp kendini masum göstermeye çalışması sinir bozucuydu. Emma’nın Travis’i yüz üstü bıraktığını düşündüğü zamanlarda Vincet ile düğünlerinde Travis’in de olmasını istemesine sinir oldum. Kitabın sonlarına doğru Emma’nın babasını öldüren kişi ortaya çıkıyor. Katili öğrenince şaşırdım ve ilk başta inanamadım. Emma adalet istiyorum deyip durdu ama babasının yaptıklarından sonra bunları demesi çokta saçmaydı. Emma, sevdiği kişi öldürülünce adalet için katilin ölmesini isterken başkası yapınca kötü... Vincet’ın Elie adından bir kızı var. Her ne kadar sonradan değişse de yıllarca kızını görmezden gelip, ona ilgi göstermemesi Vincet’i sevmeme nedenlerimden biriydi. Elie’ye bu konu da çok üzüldüm.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------
Hiçbir Aşk kanla yazılamaz
İntikam ateşinin AŞK'a aşka dönüşme savaşı
Yıl 1760…
Kelimelerin sustuğu, kılıçların konuştuğu yedi yıl savaşları tüm acımasızlığıyla devam ederken AŞK intikam ateşinde doğacaktı…
Bir Leydi;
Hoyrat bir nehir, ateşten doğan keskin bir kılıç, yayından fırlamış bir ok, ne aşka boyun eğer ne de kanla yazılacak bir kadere…
Bir Lord;
Öfkeyle kaynayan bir okyanus, fırtınalarla bilenmiş bir hançer, ne sınırlara boyun eğer ne de aşktan örülmüş zincirlere… Nehir ve okyanus, savaş ve barış, tutku ve nefret…
İntikam ateşinin AŞK'a aşka dönüşme savaşı
Yıl 1760…
Kelimelerin sustuğu, kılıçların konuştuğu yedi yıl savaşları tüm acımasızlığıyla devam ederken AŞK intikam ateşinde doğacaktı…
Bir Leydi;
Hoyrat bir nehir, ateşten doğan keskin bir kılıç, yayından fırlamış bir ok, ne aşka boyun eğer ne de kanla yazılacak bir kadere…
Bir Lord;
Öfkeyle kaynayan bir okyanus, fırtınalarla bilenmiş bir hançer, ne sınırlara boyun eğer ne de aşktan örülmüş zincirlere… Nehir ve okyanus, savaş ve barış, tutku ve nefret…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder